29 Temmuz 2013 Pazartesi

Anlamlı Sözler

*Hayatı müsvedde yaşamayın, temize çekmeye vaktiniz olmayabilir. - Necip Fazıl

*Güvendiğiniz dağlara kar yağdığı zaman, en güzel çare, kar ile dağı başbaşa bırakmaktır. - Hz. Mevlana

*Ey Gönül;
Dikkat et âhir zaman bu..
Nefsine uyup da sûrete aldanma..
İblisin bile "mâşallah" dediği kullar var...
Seveceksen sev; vefâ nedir, takvâ nedir bileni..
İçinde cennet saklayan virâne kullar var...!

*Şeytanla her savaşa korkusuzca varım. İnsan şeytanlaşırsa, işte ondan korkarım. | Hz. Mevlana

*Sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır. Önemli olan, içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır. - Hz. Mevlana

*Size ne oluyor da dünyada kazandığınız az bir şeye seviniyor, ahirette kaybettiğiniz birçok şeye üzülmüyorsunuz? - Hz. Ali

*Neyi feda edersen, o sana ihsan edilir. Neye kıyamazsan, onunla da sınanırsın. - Muhyiddin Şekur

*İnsanlarla münasebetin, ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın, çok yaklaşma yanarsın. - Sadi Şirâzî

*Kalbin Dayanma Sınırı....

Bir genç, hafızlığını ikmal ederken hemen her gün sabahlara kadar uyumayıp Kur'an-ı Kerim okur. Ertesi gün de hocasının karşısına rengi solmuş, benzi sararmış olarak çıkar. Hocası bu durumun sebebini arkadaşlarına sorunca,onlar da: 'Üstadımız, bu talebeniz hemen her gün sabahlara kadar uyumayıp, Kur'an-ı Kerim okur' derler. Üstad, talebesinin Kur'an-ı Kerim'i böyle hızlı okumasını arzu etmediği için bir gün onu karşısına alır ve:
'Evlâdım! Kur'an indiği gibi okunmalıdır. Bugünden itibaren sen Kur'an'ı, şu ana kadar okuduğun gibi değil de beni karşında farz ederek, dersini bana takrir ediyormuşsun gibi oku.' tavsiyesinde bulunur.
Genç gider, hocasının tavsiyeleri çerçevesinde o gece Kur'an-ı Kerim'i okur ve sabah hocasının huzuruna geldiğinde, 'Efendim bu gece ancak Kur'an-ı Kerim'i yarısına kadar okuyabildim' der.

Üstad, 'Pekâlâ, bu gece de Kur'an-ı Kerim'i doğrudan doğruya Resûl-i Ekrem'in (sallallâhu aleyhi vesellem) huzurunda okuyor gibi oku!' der. Talebe "Kendisine Kur'an nazil olan Zât'ın huzurundayım, doğru okumalıyım" düşüncesiyle o gece Kur'an'ı daha dikkatli okur. Ertesi gün üstadına Kur'an-ı Kerim'in ancak dörtte birini okuyabildiğini söyler. Üstadı talebesindeki terakkiyi görünce, 'Bugün o emin melek, Cibril'in Resûl-i Ekrem (sallallâhu aleyhi vesellem)'e tebliğ ettiği anda dinliyor gibi oku!' der. Talebe ertesi gün: 'Vallâhi üstadım, bugün ancak bir sûre okuyabildim.' der.

Üstad son adımı atar: 'Evlâdım! Şimdi de onu, binlerce hicabın verasında bulunan Mevlâ-yı Müteal'in huzurunda okuyor gibi oku! Düşün ki, okuduğunu ALLAH (c.c.) dinliyor, senin için indirdiği kelamını senin ile mukâbele ediyor.

Talebesi ertesi gün medreseye gelmemiştir. Durumu araştıran hocası öğrenir ki o talebesi artık hiç medreseye gelemeyecektir çünkü Hakka yürümüştür. Bu son merhalede kalbi dayanamayıp ruhunu teslim etmiştir...

*Sabır, durumu kabullenmek değil, aktif mücadele şartları oluşuncaya kadar pasif mücadeledir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder